TEMPLE GRANDİN
Yönetmen:
Mick Jackson
Vizyon
Tarihi ve Yeri: 2010,
ABD
Oyuncular: Claire Danes ,Catherine
O'Hara, Julia Ormond, David Strathairn
Ödüller:
Altın Küre, Emmy Ödülü
Otizm ceza mı, ödül mü? Zamanında ve doğru verilen eğitim sayesinde
hayatın sadece sana verdiği, seni farklı kıldığı ödüldür.
Temple
Grandin, otizmli, Colorado State University’ de eğitim veren Amerikalı bir
veteriner. Ayrıca, otizm ile ilgili seminerler düzenliyor, otistik kişiliği
olan insanların, özellikle de çocukların nasıl düşündüğü hakkında tecrübesine
dayalı bilgiler veriyor.
(Gerçek Temple Grandin)
Film,
Temple Grandin’ in küçüklüğü ile başlıyor, gençliği ile devam ediyor ve
üniversite hayatı ve sonrasına kadar uzanıyor. Temple, 4 yaşında kadar
konuşmamış bir kız çocuğu. Annesi tuhaf giden bir şeylerin farkına varır kızını
bir psikoloğa götürür. Psikolog kıza otizm tanısı koyar ve bir hastaneye
yatırılıp tedavi görmesi gerektiğini söyler. Temple’ in annesi, büyük ve önemli
bir adım atarak kızını normal bir okula, normal bir üniversiteye gönderir ve kendisini
adeta hayatın içine iter. Temple’ ın en zorlandığı anlarda bile, kendi sorununu
kendisi halletmesi gerektiğini söyler ve her ne kadar destek vermiyormuş gibi
görünse de, bu şekilde en büyük desteği sağladığını düşünür. Temple’ ın farklı
bir çocuk olması nedeniyle annesi sürekli kendisini suçlar. Ama asıl neden Temple’
ın annesine ihtiyaç duyduğu sırada ondan uzak ve soğuk olmasıdır.
Temple
yaz tatili için teyzesinin çiftliğine gidiyor. Çiftlikte hayvanlara olan ilgisi
ve merakını keşfediyor. Temple bilime
oldukça meraklı ve yaratıcı, zeki biridir. Lise öğretmenlerinden Dr. Carlock,
Temple’ ın zekasına ve yeteneklerine karşı hayranlık duyuyor, ona destek oluyor
ve Temple’ a yaşadığı ya da yaşayacağı zorlukların karşısında durabilmesi için
cesaret veriyor.
Temple
teyzesinin çiftliğine gittiğinde keşfettiği bir makina sayesinde, kötü
hissettiğinde kendi kendine sakinleşmeyi öğrenmeye başlıyor. Makinaya
“sıkıştırma makinası” adını verir. Bu makine çiftlikte sığırlar için
kullanılıyor. Ancak Temple kendi cümleleriyle “ Anneleri tarafından kucaklanan
insanların ne hissettiklerini hep bilmek istemişimdir. Artık o duyguları fark
etmeme izin veren bir makina yapmıştım. Bu sanki bir tesisatın yeniden
bağlanması, bir şeyin onarılması gibi bir histi.” şeklinde açıklayarak o
makinayı kendisinin de neden kullandığını anlatıyor.
Üniversite
mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada Temple “sıkıştırma makinası” ismini
verdiği makinası olmasaydı üniversiteden mezun olamayacağından bahsediyor.
Küçükken kendisini insanlardan nasıl soyutladığını anlatıyor ve durumuna otizm
isminin verildiğini söylüyor. Bazı durumlarda kendi kendisini
sakinleştiremediğini, bunun ona başarısızlık getireceğini ve makinasının ona
neredeyse “annesinin sarılması” hissini vererek o eksikliği biraz da olsa giderdiğini
kendisi anlatıyor ve ihtiyaç duyduğu, eksikliğini yaşadığı hissin ne olduğunu
biliyor, bununla nasıl başa çıkacağın kendisinin keşfediyor.
Temple
görsel algıya dair müthiş bir yeteneği var. Resimlerle düşünüp aralarında
bağlantı kuruyor. Öğretmene göre ”o bir görsel düşünücü” . Bu yeteneğiyle
büyükbaş hayvanların yönlendirme sistemi ve kesilmeden önce geçtikleri yollarla
ilgili tasarımlar, çizimler yapıyor ve yeni, sıra dışı yöntemler keşfedip
bunların uygulanmaya konulmasını sağlıyor. Bir yandan yüksek lisansını yapıp
bir yandan da tezi için bir ağılda çalışan Temple, dergilere yazdığı
makaleleriyle daha fazla tanınan birisi oluyor, iş teklifi alıyor ve
mesleğinden hızlı bir şekilde yükseliyor.
Annesiyle
gittiği bir toplantıda; orada bulunanlara hissettiklerini, sosyal ortamla
ilgili ne kadar zorlandığını, diğer insanları kendisinden çok farklı bulması
nedeniyle neredeyse isyan edecek bir noktaya gelmesiyle ilgili bir konuşma
yapar.
Otistik
kişiliği olan insanların bizden farklı değildir, sadece farklı düşünür,
olayların detaylarına iner ve iletişimde zorluk çekerler.



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder