31 Mayıs 2015 Pazar

TEMPLE GRANDİN


TEMPLE GRANDİN

Yönetmen: Mick Jackson
Vizyon Tarihi ve Yeri: 2010, ABD
Oyuncular: Claire Danes ,Catherine O'Hara, Julia Ormond, David Strathairn
Ödüller: Altın Küre, Emmy Ödülü

Otizm ceza mı, ödül mü?  Zamanında ve doğru verilen eğitim sayesinde hayatın sadece sana verdiği, seni farklı kıldığı ödüldür.

Temple Grandin, otizmli, Colorado State University’ de eğitim veren Amerikalı bir veteriner. Ayrıca, otizm ile ilgili seminerler düzenliyor, otistik kişiliği olan insanların, özellikle de çocukların nasıl düşündüğü hakkında tecrübesine dayalı bilgiler veriyor.

(Gerçek Temple Grandin)
 
Film, Temple Grandin’ in küçüklüğü ile başlıyor, gençliği ile devam ediyor ve üniversite hayatı ve sonrasına kadar uzanıyor. Temple, 4 yaşında kadar konuşmamış bir kız çocuğu. Annesi tuhaf giden bir şeylerin farkına varır kızını bir psikoloğa götürür. Psikolog kıza otizm tanısı koyar ve bir hastaneye yatırılıp tedavi görmesi gerektiğini söyler. Temple’ in annesi, büyük ve önemli bir adım atarak kızını normal bir okula, normal bir üniversiteye gönderir ve kendisini adeta hayatın içine iter. Temple’ ın en zorlandığı anlarda bile, kendi sorununu kendisi halletmesi gerektiğini söyler ve her ne kadar destek vermiyormuş gibi görünse de, bu şekilde en büyük desteği sağladığını düşünür. Temple’ ın farklı bir çocuk olması nedeniyle annesi sürekli kendisini suçlar. Ama asıl neden Temple’ ın annesine ihtiyaç duyduğu sırada ondan uzak ve soğuk olmasıdır.

Temple yaz tatili için teyzesinin çiftliğine gidiyor. Çiftlikte hayvanlara olan ilgisi ve merakını keşfediyor.  Temple bilime oldukça meraklı ve yaratıcı, zeki biridir. Lise öğretmenlerinden Dr. Carlock, Temple’ ın zekasına ve yeteneklerine karşı hayranlık duyuyor, ona destek oluyor ve Temple’ a yaşadığı ya da yaşayacağı zorlukların karşısında durabilmesi için cesaret veriyor.

Temple teyzesinin çiftliğine gittiğinde keşfettiği bir makina sayesinde, kötü hissettiğinde kendi kendine sakinleşmeyi öğrenmeye başlıyor. Makinaya “sıkıştırma makinası” adını verir. Bu makine çiftlikte sığırlar için kullanılıyor. Ancak Temple kendi cümleleriyle “ Anneleri tarafından kucaklanan insanların ne hissettiklerini hep bilmek istemişimdir. Artık o duyguları fark etmeme izin veren bir makina yapmıştım. Bu sanki bir tesisatın yeniden bağlanması, bir şeyin onarılması gibi bir histi.” şeklinde açıklayarak o makinayı kendisinin de neden kullandığını anlatıyor.

Üniversite mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada Temple “sıkıştırma makinası” ismini verdiği makinası olmasaydı üniversiteden mezun olamayacağından bahsediyor. Küçükken kendisini insanlardan nasıl soyutladığını anlatıyor ve durumuna otizm isminin verildiğini söylüyor. Bazı durumlarda kendi kendisini sakinleştiremediğini, bunun ona başarısızlık getireceğini ve makinasının ona neredeyse “annesinin sarılması” hissini vererek o eksikliği biraz da olsa giderdiğini kendisi anlatıyor ve ihtiyaç duyduğu, eksikliğini yaşadığı hissin ne olduğunu biliyor, bununla nasıl başa çıkacağın kendisinin keşfediyor.

Temple görsel algıya dair müthiş bir yeteneği var. Resimlerle düşünüp aralarında bağlantı kuruyor. Öğretmene göre ”o bir görsel düşünücü” . Bu yeteneğiyle büyükbaş hayvanların yönlendirme sistemi ve kesilmeden önce geçtikleri yollarla ilgili tasarımlar, çizimler yapıyor ve yeni, sıra dışı yöntemler keşfedip bunların uygulanmaya konulmasını sağlıyor. Bir yandan yüksek lisansını yapıp bir yandan da tezi için bir ağılda çalışan Temple, dergilere yazdığı makaleleriyle daha fazla tanınan birisi oluyor, iş teklifi alıyor ve mesleğinden hızlı bir şekilde yükseliyor.

Annesiyle gittiği bir toplantıda; orada bulunanlara hissettiklerini, sosyal ortamla ilgili ne kadar zorlandığını, diğer insanları kendisinden çok farklı bulması nedeniyle neredeyse isyan edecek bir noktaya gelmesiyle ilgili bir konuşma yapar.

Otistik kişiliği olan insanların bizden farklı değildir, sadece farklı düşünür, olayların detaylarına iner ve iletişimde zorluk çekerler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder